"Kırmızı ette bulunan yağın fazlasının kalp ve damar hastalıklarına davetiye çıkardığını hep duymuş ve okumuşuzdur. Ancak bu noktada suçlu et değil, TMAO."
Son dönemde yapılan araştırmalar, kırmızı ette bulunan ve bağırsaktaki bakterilerin ürettiği TMAO’nun damar tıkanıklığına yol açtığını belirledi. Peki, nedir bu TMAO ve nasıl oluşur? Diyetisyen Mehtap Yakut, konu ile ilgili merak edilenleri yanıtlayarak, bazı uyarılarda bulundu.
TMAO NEDİR? NASIL OLUŞUR VE NEYE YOL AÇAR?
Hayvansal bir besin tükettiğimizde bağırsak bakterilerimiz hemen bunları sindirmek için çalışmaya başlar. Bu esnada bağırsak bakterileri, kırmızı ette bolca bulunan karnitin, lesitin ve kolini sindirirken trimetilamin N-oksit (TMAO) adlı bir bileşik üretirler. Üretilen TMAO ise arter duvarında kolesterol birikimini artırmasının yanında trombositlerle etkileşime girerek pıhtılaşmayı teşvik ediyor ve bu yüzden kalp krizi ve inme riskini de arttırıyor.
Yapılan araştırmalar veganların kanında TMAO’un yükselmediğini, kırmızı et yiyenlerin kanlarında ise daha fazla TMAO bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca ortaya çıkan sonuca göre her gün kırmızı et yemek kandaki TMAO seviyelerini üçe katlıyor. Tüm bu bulgular, bizlere kırmızı etin sınırlandırılmasını ve buna göre beslenme listeleri oluşturulmasının gerekliliğini gösteriyor. Bu yüzden kişilerin TMAO sonuçlarına göre özel olarak kişiselleştirilmiş diyet listeleri, kalp sağlığı açısından oldukça önemli.
KIRMIZI ET TÜKETİMİ NE KADAR OLMALI VE NASIL BESLENMELİ?
Genel itibarı ile haftalık olarak toplam kırmızı et tüketimimizin yarım kiloyu geçmemesine özen göstermemiz gerekiyor. Özellikle de kalp hastalığı, karaciğer yağlanması, yüksek kolesterol ve damar hastalıkları bulunan kişilerin bu konuda daha da hassas olması gerekiyor.
Bunlara dikkat;
- Kırmızı et tüketimine alternatif olarak balık veya tavuğu tercih edebilir, sofranızda bunlara daha çok yer açabilirsiniz.
- Buna karşılık olarak protein alımını dengelemek için az yağlı süt ürünleri, tam tahılları ve baklagilleri beslenme listenize ekleyebilirsiniz.
- Bol bol sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmemelisiniz. Çünkü kalp sağlığınız için içerdikleri vitaminler ve mineraller oldukça değerlidir.
- Yine kalp sağlığınızı korumanız adına tuz tüketimini sınırlandırmalısınız. Çünkü yapılan araştırmalar aşırı tuz tüketiminin kalp krizi riskini artırdığını ortaya koyuyor.
- Hayvansal kaynaklı doymuş yağlara alternatif olarak ise mutlaka zeytinyağını hayatınızım merkezine koymalısınız.
- Ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişlere günlük beslenmenizde mutlaka yer vermelisiniz. Bu besinler içerdikleri sağlıklı yağ asitleriyle tokluk hissi sağlarken, kalbiniz için de koruyucudur.
- Fındık ve ceviz gibi yağlı kuruyemişlere öğünlerinizde yer açın. Böylelikle bulundurdukları yağ asitleri sayesinde kalbinizin korunmasına yardımcı olurlar.
- Ve elbette spor yapmayı, yürüyüşü ve egzersizi yaşam tarzı haline getirmelisiniz. Unutmayın; işleyen demir pas tutmaz…